Süper Lig’de önder Galatasaray‘ın araştırma geliştirme yöneticisi Fatih Demireli, Alman basınından Spox’a değerli açıklamalarda bulundu. Sarı-kırmızılılardaki vazife tarifinden bahseden Demireli, muhtemel İlkay Gündoğan transferine ait de fikrini belirtti.
“İLKAY GÜNDOĞAN’LA İLGİLENSEK BİLE YALNIZ OLMAYIZ”
İlkay Gündoğan için konuşan Demireli, “İlkay Gündoğan, Manchester City’nin kaptanı ve çok uygun oynuyor. İlkay, Avrupa’daki çabucak hemen her büyük kulüp İlkay ile ilgilenecektir. Galatasaray olarak İlkay Gündoğan ile ilgilensek bile katiyen yalnız olmayız.” sözlerini kullandı.
Fatih Demireli’nin açıklamalarının tamamı şöyle:
“ALMANLAR, TÜRK KULÜPLERİ İÇİN ÖRNEK TEŞKİL ETMEKTEDİR”
“Alman futbolunun Türkiye’de çok yüsek bir yeri var. Kelam konusu tertip olduğunda Alman kulüpleri, Türk kulüplerine örnek teşkil etmektedir. Jupp Derwall, Karl-Heinz Feldkamp, Christoph Daum ve Joachim Löw üzere Alman antrenörler Türk futbolunda çok düzgün izlenimler bıraktı. Örneğin Derwall, başlangıçta Galatasaray’da hiçbir muvaffakiyet elde edemedi ancak yeniden de yola devam ettiler. Daha sonra şampiyonluklar kazandı. Bugün Türk futbolunun en büyük efsanelerinden biri olarak kabul ediliyor.
“GALATASARAY BANA KALICI BİR KONUM TEKLİF ETTİ”
Galatasaray’ın sportif idaresi, daha fazla katkı bekliyordu. Bana denk geldiler ve çeşitli mevzularda benden tavsiyeler istediler. İhtimallerden bahsettim ve fikirler verdim. Değişim, vakitle daha ağır hale geldi. Bu durum, gazetecilik uzaklığı ile danışmanlık ortasındaki dengelemeyi yönetmemi zorlaştırdı. Eninde sonunda benden karşılayabildiğimden fazlasını istediler ve bu yüzden bana kalıcı bir durum teklif ettiler.
“YENİ ROLLERİNDE ÇOK ÂLÂ GİDİYORLAR”
Galatasaray benden çalışanla ilgili fikirler istedi. Antrenörler, oyuncu izleme ve akademi futboluyla ilgili bir antrenör arıyorlardı. Bana fikrimi sordular. Ben de Moritz Volz ile Marco Pezzaiuoli’yi önerdim. İkisini de takıma kattık. Şu ana kadar yeni rollerinde çok düzgün gidiyorlar.
“GARİP BULMADIM”
Galatasaray’ın bu hususta bir gazeteciyle irtibata geçmesini garip bulmadım. Jürgen Klinsmann, bir hokey antrenörü Bernhard Peters’ten fikirler aldı. Julian Nagelsmann ile Andrea Trinchieri fikir alışverişinde bulunurlar. Bild muhabiri Florian Scholz, RB Leipzig’te idare takımına dahil oldu.
“ALTYAPI UYGUN SONUÇ VERMİYOR”
Türk futbolunda altyapı çalışmalarının âlâ sonuç vermediği bir sır değil. Burada genç, yetenekli ve futbola tutkulu bir Türk halkı var. Potansiyel çok büyük lakin en yetenekli oyuncular, olması gerektiği ölçüde geliştirilemiyor. Belçika, Hollanda yahut Avusturya üzere ülkeler, nüfus açısından İstanbul’a bile yaklaşamıyorlar fakat bir bütün olarak Türkiye’den daha âlâ futbolcu geliştiriyorlar. Bayern ve Borussia Dortmund’u kopyalamak bizim işimiz değil. Burada büsbütün farklı bir kültürle, farkı bir fikir üslubuyla, farklı tipten beşerlerle uğraşıyoruz. Fikir toplamalı ve bunları Türk şartlarına uyarlamalıyız.
“HAYALİM GERÇEK OLDU”
Galatasaray’da çalışmak, benim için bir hayalin gerçek olması demek. Her gün istekli bir biçimde izleyicisi olduğum futbolcularla bağlantı halindeyim. Geçen gün Juan Mata ile açık havada oturmuş kapuçino içiyordum. Futbol hakkında sohbet ettik. Türk ve Alman futbolu, Pep, Klopp, Bielsa üzerine sohbet ettik. O an kendi kendime ‘Bu inanılmaz bir şey’ diyordum. Bir hayal dünyasında üzereydim.
“RESMİ HEYETİN BİR PARÇASIYIM”
Her gün ekiple birlikte antrenmandayım. Tüm seyahatlerde resmi heyetin bir parçasıyım. Maçlar sırasında yedek kulübesinin çabucak gerisinde oturuyorum. Soyunma odasına giriyorum. Fakat, özel bir neden olmadıkça soyunma odasına girmek istemiyorum. Genel olarak kadrosu gözlemlemeye ve oyuncuların deneyimlerini işim için kullanmaya çalışıyorum.
“ICARDI ASLA KİBİRLİ BİRİ DEĞİLDİR”
Mauro Icardi, göz kamaştırıcı bir figür ve Türkiye’de mutlak bir süperstar olarak kabul ediliyor. Çok sakin, arkadaş canlısı bir insan. Şahsî münasebetlerde Mauro Icardi asla kibirli biri değildir. Eşi Wanda Nara ile şahsen tanışmadım fakat imza merasiminde tüm ailesi yanındaydı. Çok çok güzel beşerler.
“SAKATLIKLAR ONUN İÇİN BÜYÜK SORUN OLDU”
Yusuf Demir’in idmanlardaki muazzam potansiyelini her gün görüyorum. Çeşitli nedenlerden ötürü adaptasyon onun için kolay olmadı. Türk kökenli ve buradaki zihniyeti biliyor. Tekrar de Türkiye’de oynamak farklı. Bir de Türk pasaportuna karşın yabancı sayılması sorunu var. Yabancı sonu yüzünden maç takımına girmesi daha güç. Ayrıyeten, sakatlıklar da onun için büyük bir sorun oldu.
“MÜZAKERELER SEKİZ SAATTEN FAZLA SÜRDÜ”
Ara transfer devrinde Yusuf Demir’e teklifler vardı lakin teknik takım onu çok düşünüyor. Galatasaray için değerli bir oyuncu olacağından herkes emin. Ona muhtaçlığı olan vakti veriyoruz ve baskı altına almıyoruz. Birinci transferimden dolayı çok memnun oldum. Sassuolo, transfer pazarlığı yapmak için Avrupa’nın en kuvvetli gruplarından biridir. Galatasaray yöneticileriyle finansal durumlar konuştum. Görüşmeler sırasında detayları konuşmak ve emin olmak için İstanbul’u arayıp durdum. Bu türlü bir pazarlıkta kulüp parası olduğu için emin olmanız gerekiyor. 10 mark kıymetli değil elbette ancak 50 bin euroyu o denli bir anda artıramazsınız. Müzakereler sekiz saatten fazla sürdü.
“SANDALYEDEN DÜŞTÜM”
Sassuolo’nun yöneticisiyle aramda bir kağıt vardı. Sırasıyla üzerine sayılar yazıp ileri geri ittik. Ondan yeni bir teklif geldiğinde öne eğildim ve karşılık vermek istedim. Sonra bir ses geldi ve yere düştüm. Sandalyem kırılmıştı. Evvel herkes uygun olup olmadığımı sordu. Sonra daima birlikte güldük. Sonunda yeni bir sandalye çektim ve müzakerelere devam ettik. O kağıdı hatıra olarak saklıyorum.
“İLGİLENDİĞİMİZ FUTBOLCULARLA İLGİLİ BİLGİ TOPLUYORUM”
Kaan Ayhan transferi dışında diğer transferlerde de rol aldım fakat müzakereci olarak değil, bilgi almak için. Bir oyuncuyla ilgileniyorsak, onunla ilgili çeşitli kaynaklardan daha fazla bilgi toplamaya çalışıyorum. Bir insan ve futbolcu olarak nasıl biri olduğunu, arkadaşlarına karşı nasıl davrandığını, yedek kalırsa nasıl yönetim ettiğini, idmanlarda ne kadar çalışkan olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.
“ICARDI’Yİ ALAMAZDIK”
Kulüpte mükemmel işler yapan beşerler var. Aksi takdirde Mertens, Torreira yahut Icardi’yi alamazdık. Transfer müzakerelerine katılıyorsanız, bilhassa Türkiye’de çok fazla kamu faydasını düşünmek zorundasınız. Buna nitekim gereksinimim yok. İşimi sessiz ve sakince yapabildiğim, kulüp de karşılığını aldığı sürece memnunum. Şu anki rolümde kendimi çok rahat hissediyorum. Transferde bana gereksinim duyarlarsa, bilhassa Alman-Türk futbolcular için, yardım etmekten memnunluk duyarım. Alman-Türk oyuncularla özel bir temas kurabildiğimi Kaan Ayhan ile görüşürken fark ettim. Oyuncuyla birebir kültürden geliyorum ve tıpkı lisanı konuşabiliyorum. Almanca yahut Türkçe değil. Almanca-Türkçe karışımı demek istiyorum. Bu mutlaka apayrı bir lisan.”