Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Bulgaristan’daki temaslarına devam ediyor. Erbaş, Şumnu kentinde “Milletlerarası İlmi Toplantı: Asırlık İlim ve İrfan Ocağı: Nüvvâb” başlığıyla düzenlenen Medresetü’n Nüvvâb’ın 100. Yıl Sempozyumu’nun açılış programına katıldı. Şumnu Tiyatro Salonu’nda düzenlenen sempozyumun açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği bildiri okundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan iletisinde, “Aziz kardeşlerim, değerli konuklar, sizleri en kalbi hislerimle, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyor, asırlık ilim ve irfan ocağı Nüvvâb Mektebi Sempozyumu’nun başarılı geçmesini, hayırlara vesile olmasını diliyorum. Pahalı fikirleriyle sempozyuma katkı veren, içeriğini zenginleştiren tüm hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum. Bulgaristan’daki Türk ve Müslüman toplumun muhtaçlık duyduğu münevverlerin ve din hizmetlerini yürütecek hocaların yetişmesi için 1922 yılında açılan Nüvvab Mektebi’nin 100’üncü kuruluş yılını idrak ediyoruz” dedi.
“Bu ilim ve irfan ocağında müdürlük ve muallimlik yapan, buradan yetişerek başta Bulgaristan olmak üzere Balkanlar’da ve ülkemizde topluma ilmi, hikmeti ve fazileti öğreten hoş insanların hepsini hayırla anıyorum” tabirlerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gönül ve ilim erbabından dar-ı bekaya irtihal edenlere Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Nüvvâb Mektebinin şahsımın eğitim hayatında da özel bir yeri vardır. İstanbul İmam Hatip Okulunda Kur’an-ı Kerim hocamız olan Hafız Müzekka Gürbüz Nüvvâb Mektebinde eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye göç edip imanlı, ahlaklı jenerasyonların yetişmesine vesile olmuş gerçek bir gönül insanıdır. Açıldığı günden beri kaç pahalı şahsiyetin yetiştiği Nüvvâb Mektebinin bugün imam hatip lisesi olarak varlığını sürdürmesinden büyük memnuniyet duyuyorum. Bu kanılarla sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri tekrar tebrik ediyor, bütün iştirakçilere selam ve muhabbetlerimi iletiyorum, kalın sağlıcakla” dedi.
“Müslümanlar 10 asır boyunca insanlığın ufkunu aydınlattı”
Sempozyumda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ise, İslam medeniyetinin bir ilim medeniyeti olduğunu belirterek, Kur’an-ı Kerim’de, akletme, tefekkür, tedebbür ve tezekkürü vurgulayan, tabiatı araştırmaya, kainatı tefekküre yönelten ve yaratılışa dikkati çeken pek çok ayet-i kerime olduğunu söyledi. Müslümanların 7. yüzyıldan itibaren yaklaşık 10 asırlık vakit zarfında, bilimin bütün alanlarında insanlığın ufkunu aydınlattığını söz eden Erbaş, “Müslümanlar ilmin bizatihi kendisini büyük bir bedel ve imkan kabul ederek kısa mühlet içerisinde din, matematik, tıp, ideoloji, fizik, kimya, astronomi üzere ilmin bütün kısımlarında büyük bir müktesebat oluşturmuşlar, binlerce eser telif etmişler ve buluşlar gerçekleştirmişlerdir” dedi.
Erbaş, İslam medeniyetinde çağını uygun tanıyan, bugünü imar ve geleceği inşa edecek jenerasyonlara ve bu jenerasyonu yetiştirecek, ufuk, müfredat ve kurumlara muhtaçlık olduğunu belirtti.
“İnsan kendini bilmezse Rabbini de bilmez”
İslam’da bilginin en son emelinin insanın kendini ve Rabbini bilmesi olduğunu lisana getiren Erbaş, “Bilginin ahlakla irtibatı yok sayılamayacağı üzere sorumlulukla ilgisi de görmezden gelinemez. Ahlaksız bilgi ziyanlıdır. O yüzden Peygamber Efendimizin (s.a.s.) en çok yaptığı dualardan birisi, ‘Allah’ım senden yararlı ilim isteriz. Yararsız ilimden sana sığınırım ya Rabbi’ diye dua etmiştir’” dedi.
“Eleştirel fikirden kaçan toplumlar kısır döngüye hapsolurlar”
Günümüzün en büyük meselelerinden birisi olarak nitelediği radikalizmin sorgulayan insanlara tahammül edemediğini tabir eden Erbaş, “Eleştiren beşere radikalizm tahammül edemez. Zira o ne derse o olacaktır. Ona kimse itiraz etmeyecektir. İslami ilimde bu türlü bir anlayış yok. Daima tartışma ortamı oluşmuştur. Eleştirel niyetten kaçan birey ve toplumlar kendilerini tekrar etme sürecine girerek bir kısır döngüye hapsolurlar” dedi.
İslam’ın, insanın dünya ve ahiret huzurunu temin eden ilahi bir nizam olduğunu belirten Erbaş, “Bütün beşerler için can, mal, akıl, kuşak ve din özgürlüğünü temin eden barış ve merhamet dinidir. Allah’ın son ve üniversal bildirisi Kur’an-ı Kerim, dünyada huzur ve barışın en büyük teminatı olarak adaleti, temel hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığını, etraf ve toplumla ilgilerde şefkat ve merhameti emretmektedir” dedi.
Erbaş, Nüvvab medreseleri geleneği, Sofya İslam Enstitüsünün varlığı, İmam hatip liseleri ve din eğitimi veren kurumlarının herkes için hayati bir değere sahip olduğuna dikkati çekerek, “İslam fikrinin temel prensipleri ve dinamikleri ışığında çağın gereksinimlerine nazaran bilginin yine üretilmesi, varlık tasavvurundan sanata, cihan tasavvurundan ahlaka kadar her alanda İslam’ın perspektifini en açık ve güçlü formda, üniversal seviyede ortaya koyacak çalışmalar yapılması bakımından vazgeçilemez bir pahaya sahiptir. Münasebetiyle bu kuruluşları her açıdan en güçlü ve donanımlı hale getirmenin uğraşı içerisinde olmalıyız” dedi.
Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Şumnu Tiyatro Salonu’nun fuaye alanında sergilenen 100. Yıl Nüvvâb isimli belgesel standını gezerek, stant hakkında yetkililerden bilgi aldı.